16 Ağustos 2020 Pazar

Willian Borges da Silva, Arsenal'de! Mikel Arteta'nın eli rahatlayacak.

    Öncelikle benim için çok özel bir transfer, Willian’a karşı apayrı bir sevgim var. Yazıma Willian’la ilgili bir anımı anlatarak başlamak istiyorum.

    2014 yazında Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nda oynanılan Türkiye - Brezilya karşılaşmasında stadyumdaydım. (Willian’ın Caner Erkin’i ve İsmail Köybaşı’yı çarpıştırdığı maç.) Tüm stat “Neymar! Neymar! Neymar!” diye bağırırken, ben “Willian! Willian! Willian!” diye bağırıyordum…

    Bu kadar sevdiğiniz bir futbolcunun desteklediğiniz takıma gelmesine haliyle çok sevinirsiniz.

    Willian Borges da Silva, birden farklı mevkide oynayabiliyor ve Mikel Arteta da Willian hakkında açıklama yaparken bu konuya değinmişti. Arteta, ilk geldiğinde 4-2-3-1 dizilişini bozmamıştı. Yeni sezon planlamasında kafasında bu sistem varsa, sağ açık ve forvet arkası mevkisinde maksimum katkı verir Willian. Sol açıkta da bu iki mevki kadar olmasa da maksimuma yakın performans sergiler.

    Arsenal tarihinin en pahalı transferi Nicolas Pepe, sezonun en değerli genç oyuncusu Bukayo Saka ve takımın süperstar’ı Pierre-Emerick Aubameyang’ı da düşünürsek, Willian bu sistemde forvet arkası mevkisinde forma giyebilir. Willian’ın transfer olmasıyla, Aubameyang’ın orijinal mevkisi olan santrafor pozisyonunda daha çok oynayabileceği de aşikar.

    Arteta yeni sezon planlamasını, takımın sıkıntılarını bir nebze olsa da aştığı 3-4-3 sisteminde oynatmak isteyerek planlıyorsa Willian, Arteta'nın elini saha içinde güçlendirecektir. Willian, forvet arkası, sağ açık ve sol açık oynayabiliyor. Bu joker kimliği Arteta için önemli bir hamle şansı doğmasına imkan sağlayacaktır. Antonio Conte’yle birlikte, 2016-2017 sezonunda Chelsea’de yaşadığı Premier Lig şampiyonluğunda da bu sistemde iki kenarda oynamıştı, her iki kanatta da başarılı bir performans göstermişti. Arsenal’in bu sezon 3-4-3’le verdiği reaksiyonu da düşünürsek, yeni sezonun ana planının 3-4-3 olması kadar normal bir şey yok.

    Arteta’nın zaman zaman oyun içinde yaptığı diziliş değişikliklerinde de Willian önemli rol oynar. Örneğin, FA Cup yarı finalinde Manchester City’le oynanılan karşılaşmada, Arteta maça 3-4-3 başlayıp, oyun içinde 4-4-1-1’e dönmüştü. Willian her iki sistemde de rahat bir şekilde konumlanabilir.

Willian’ın Transfermarkt verilerine göre  Chelsea’de oynadığı mevkiler ve istatistikleri:

    Sağ Açık: 169 maç, 23 gol, 31 asist.
    On Numara: 102 maç, 29 gol, 19 asist.
    Sol Açık: 49 maç, 8 gol, 11 asist.

    Pep Guardiola’nın zaman zaman yaptığı çılgınlıkları hepimiz biliyoruz. 2008-2009 sezonunda, neredeyse tüm sezon ileri üçlüde sağda Lionel Messi, solda Thierry Henry, ortada Samuel Eto’o şeklinde oynuyordu. Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester United’a karşı Messi’yi sahte 9 oynatıp, Eto’o’yu sağ açık oynatmıştı. Belki de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi takımı olan 2010-2011 Barcelona’da yaptığı sahte 9 Messi, sol açık David Villa, sağ açık Alexis Sanchez / Pedro şablonu.

    Guardiola’nın çılgınlıkları için o kadar geçmişe gitmemize gerek yok, yakın zamana gelelim. Hiç beklenmedik anlarda, Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında Kevin De Bruyne’yi, Bernardo Silva’yı, Phil Foden’ı sahte 9 oynatıp, Gabriel Jesus’u sol açık oynatmışlığı var. Son olarak Şampiyonlar Ligi Son 16 Turu’nda Real Madrid maçı bunun örneği. Arteta da Guardiola’nın çılgınlıklarından esinlenmek isterse, Willian’dan hem merkezde mobil olan, hem de kanatlarda mobil olan sahte 9 yaratabilir. Pep Guardiola’nın Lionel Messi’si, Diego Simeone’nin Antoine Griezmann’ı, Maurizio Sarri’nin Dries Mertens’i, Mikel Arteta’nın da Willian Borges da Silva’sı olabilir.

Özetleyecek olursak:

    Willian transferi hem Arsenal için, hem Arteta için, hem de benim için çok iyi transfer. Hayırlı olsun.

12 Temmuz 2020 Pazar

Arsenal 1-1 Leicester: Arsenal’i genç golcüsü Nketiah yaktı!

    Mikel Arteta’nın Southampton maçıyla başlayan 3’lü savunma tercihine, Arsenal ciddi reaksiyon vermişti. FA Cup maçıya birlikte 4/4, Premier Lig’de ise 3/3 ve gol yemeden devam ediyorlardı. Bu sezon Arsenal için gol yememek mucizevi bir şey, Arteta bir şeyleri başarmış gibi görünüyor. Sezona peri masalı gibi başlayan, akıllara 2015-2016 sezonunu getiren ancak pandemi dönüşünden sonra 4 maçta yalnızca 1 galibiyet alan Leicester, Şampiyonlar Ligi mücadelesi için avantajını kaybetmek istemiyordu. Premier Lig’in 34. haftasında gözler Arsenal - Leicester karşılaşmasındaydı.


Arsenal (3-4-3): Martinez; Mustafi, Luiz, Kolasinac; Bellerin, Ceballos, Xhaka, Tierney; Saka, Lacazette, Aubameyang.

Leicester (3-4-1-2): Schmeichel; Bennett, Evans, Çağlar; Justin, Ndidi, Tielemans, Albrighton; Perez; Iheanacho, Vardy.


    Arsenal, geçtiğimiz hafta oynanan Wolves karşılaşmasındaki 11’inde 2 değişikliğe gitti. Bellerin ve Lacazette 11’e geri döndü.
Leicester’da ise Ryan Bennet ilk kez 11’de şans buldu. Geçtiğimiz hafta 3’lü savunmayla sahaya çıkan Brendan Rodgers, şablonu bu hafta da bozmadı. Bennett’ın 11’e girmesiyle James Justin sağ stoperden sağ wing-back’e geçti, Albrighton sol wing-back’te konumlandı.
Arsenal, 3’lü savunmaya geçmesiyle beraber topa sahip olma oyunundan vazgeçip direkt hücum oynama mantalitesine dönmüştü. Bu mantalite Arsenal’in yıllardır alıştığı oyundan bambaşka bir oyun stiliydi. Eldeki kadro kalitesi, alınan kötü sonuçlar, elde edilemeyen kazanma alışkanlığı Arteta’yı buna itmişti. Arsenal için iyi oynamaktan ziyade kazanmak önemliydi.

    Leicester, topa sahip olma oyunu ve pas oyunu oynayan bir takım. Özellikle savunmadan çıkışlarda Çağlar Söyüncü ciddi bir rol oynuyor. Çağlar’ın 8 numara gibi olan özellikleri ve Rodgers’ın mantalitesi de kuşkusuz Çağlar’ın değerine değer kattı. Adına beste söylenen bir adamdan bahsediyoruz. “We’ve got Söyüncü!”

    Geçtiğimiz hafta kötü gidişe Crystal Palace karşısında alınan 3-0’lık galibiyetle dur diyen Leicester, bu karşılaşmada Arsenal karşısında olduğu gibi 3-4-1-2 dizilişiyle sahaya çıkmıştı. Topa sahip oyunundan fedakarlık edip, daha çabuk skora gitmeyi hedefleyen bir yapıya sahipti. Nitekim istediğini de almıştı ancak Arsenal’in oyun tercihi, Leicester’ı yeniden topa sahip olma oyununa itti. Aubameyang’ın zaman zaman sol açık, zaman zaman santrafor gibi konumlanması, inanılmaz sprinter özelliği ve savunma arkasına çok doğru koşular yapabilmesiyle oyunun belirli bölümlerinde Arsenal “kick and rush” yani “vur ve koş” tercihiyle de ciddi tehditler yarattı.

    Arsenal, 33 haftalık periyotta ilk kez domine ettiği bir ilk yarı geçirdi. Çok net bir şekilde 3-0, 4-0 yapabileceği karşılaşmada soyunma odasına 1-0’la girdi. Leicester karşısında oynanılan bu oyun, taraftarların içini kıpır kıpır ettiriyordu. Bu sezon Arsenal için bu inanılmaz bir şeydi. 45-68 arası derinde bekleyerek, resmen kontra oynayan Arsenal, 2. golü de buldu ancak ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Saka’nın muhteşem performansı ve etkili oyunu Leicester’a zor anlar yaşattırdı. 2 santrafor oyuncusunun yanında dengeliyici oyuncu olarak yer alan Saka, bu yapıdaki en kritik role sahip. Pepe’yle ya da Martinelli’yle bu oyunu oynamak çok zorlaşır.

    59. dakikada Barnes - Iheanacho ve Fuchs - Albrighton değişiklikleriyle 3-4-3’e dönen ve orijinal bek oyuncularıyla sahada yer alan Leicester, saha içinde daha dengeli durdu. 70. dakikaya kadar istediği oyunu oynayan Arsenal’de, 71. dakikada 2 değişiklik gerçekleşti. Arteta’nın kiralıktan çağırdığı ve göz bebeği olan Nketiah, Lacazette’in yerine, Willock ise Saka’nın yerine oyuna girdi. Kimse farkında değildi ama bu aslında sonun başlangıcıydı…

    75. dakikada saçma sapan bir şekilde faul yaparak kırmızı kart gören Nketiah, Arsenal’i 10 kişi bıraktı. Bu dakikadan sonra ipler tamamen Leicester’ın eline geçti. Akıllara tek bir soru geldi, Arsenal sendromu yaşanacak mı?

    Kırmızı karttan hemen sonra Gray - Bennett değişikliği yapan Rodgers, sağ açıkta Gray, sol açıkta Barnes, forvet arkasında Perez ve en uçta Vardy şeklinde olarak 4-2-3-1’e döndü. Zaman zaman Perez’in de sahte 9 gibi konumlanmasıyla hücum sırasında 4-4-2’ye dönen bir sistemle sahada yer alan Leicester, 82’de Praet - Ndidi değişikliğiyle tüm riskleri aldı. Arsenal üzerinde yoğun baskı kuran Leicester, 85. dakikada Vardy’nin golüyle 1-1’i yakaladı. Gol krallığında zirvede yer alan Vardy, bu sezonki 22. golünü kaydetti. En yakın takipçisi Aubameyang da 21. dakikada attığı golle gol sayısını 20’ye yükseltmişti.

    85. dakikada Vardy’nin attığı golden sonra tepetaklak olan Arsenal, en son 2013-2014 sezonunun mayıs ayında 3 maçlık gol yememe serisi elde etmişti. Arsenal’e karşı Emirates’te son 13 maçta yalnızca 1 kez 1 puan alabilen Leicester, Arsenal ile 1-1 berabere kalmayı başardı. Vardy’nin attığı gol ve Mustafi’ye yaptığı hareket ciddi tartışma konusu oldu. 75. dakikaya kadar farklı galibiyet alabilecek olan Arsenal, 75’ten sonra farklı senaryoların gerçekleştiği maçta Leicester ile 1-1 berabere kalarak sezon özeti olan Arsenal sendromunu devam ettirdi. Kuşkusuz Nketiah’ın kırmızı kartı bu sendromun başrolü oldu.

6 Temmuz 2020 Pazartesi

Galatasaray 1-3 Trabzonspor: Galatasaray puan kayıplarına devam ediyor!


    Pandemi sürecinden dönüşte galibiyet alamayan Galatasaray’la son iki haftada dört puan kaybeden Trabzonspor, üst sıraları derinden ilgilendiren müsabakada karşı karşıya geldiler. Geçtiğimiz hafta Başakşehir karşısında umut verici futbol oynayan Galatasaray, adeta “bir ihtimal daha var!” sınavına çıktı. Trabzonspor’un ise şampiyonluk yarışında daha fazla yara almamak için galibiyetten başka parolası yoktu.

Galatasaray (4-1-4-1): Okan; Mariano, Donk, Marcao, Saracchi; Seri; Feghouli, Taylan, Belhanda, Ömer; Emre Akbaba.

Trabzonspor (4-2-3-1): Uğurcan; Kamil, Hüseyin, Da Costa, Novak; Parmak, Sosa; Ömür, Ndiaye, Ekuban; Sørloth.


    Galatasaray’da cezası biten Mariano ve sakatlıktan dönen Marcao ilk 11’e geri döndü. Kiralık sözleşmesi biten ve Monaco’ya geri dönen Onyekuru’nun yerine ise Taylan şans buldu. Emre Akbaba geçtiğimiz hafta olduğu gibi, bu hafta da sahte 9 rolünde konumlandı.

    Trabzonspor’da ise sakatlıktan dönen Ekuban 11’deki yerini aldı, cezalı olan Pereira’nın yerine de Kamil Ahmet Çörekçi şans buldu. Son 2 haftada yedek kulübesine çekilen Da Costa da Galatasaray karşılaşmasıyla birlikte ilk 11’e geri döndü.

    Galatasaray, ana planı olan topa sahip olma oyunundan vazgeçmiş gibiydi. Özellikle geçtiğimiz hafta oynanan Başakşehir karşılaşmasının her anında pas oyunu oynamaya çalışan sarı-kırmızılılar, bu sefer daha direkt hücum mantalitesiyle sahadaydı. İlk 20 dakika içerisinde sürekli savunma arkasına atılan toplar deneyerek Trabzonspor’a ciddi tehditler oluşturdular. Neredeyse her atılan ara pas geçti ancak bu sefer de Onyekuru ihtiyacı nüksetti. Ligin ilk yarısında da hücumda sprinter oyuncu olmayışının sıkıntısını yaşayan Galatasaray, bu sorunu yine yaşıyordu.

    Trabzonspor’un en büyük avantajı kendinden emin oynamaları, bu takım şampiyon olacak edasıyla oynamalarıydı. Trabzonspor, ilk 25 dakika içerisinde hücum planlarını genelde sol kanattan gerçekleştirdi, bu durum Mariano – Ekuban eşleşmesini ön plana çıkarttı. Hüseyin Çimşir, Ekuban’ın sprinter özelliklerinden, Mariano’nun fiziksel düşüşünden ve savunma defektlerinden faydalanmak istemiş olabilir.

    Galatasaray’da 32. dakikada Feghouli kırmızı kart gördü. 10 kişi kaldıktan sonra Belhanda sahte sağ açık gibi konumlandı. Kırmızı kart ve penaltıdan sonra ilk yarı çok statik devam etti.

    Galatasaray ikinci yarıya Linnes - Mariano ve Sekidika - Ömer değişiklikleriyle başladı. Sekidika oyuna girdikten sonra sağ açığa geçti, Belhanda sol açığa. Linnes ve Sekidika arkalı önlü beraber konumlandılar, iki atlet oyuncu. Fatih Terim bu hamlelerle ilk yarıdaki hız eksikliğini kapatmak istemiş olabilir ancak bu da etki etmedi.

    Trabzonspor belki çok iyi oynamadı ama 90 dakika boyunca oyunu istediği gibi yönlendirdi ve hak ettiği 3 puanı aldı.


    Ben Fatih Terim’in yerinde olsam 10 kişilik senaryo düşünürüm. Galatasaray, bu sezon 10 kişi kaldığı hiçbir maçı kazanamadı. Kazanmayı bırak, reaksiyon bile veremedi. Ciddi defekt.


Skor olarak geride değilken, Galatasaray’ın rakibinden eksik oynadığı maçlar ve sonuçları: 

  • Denizlispor 2-0 Galatasaray (2019-2020 sezonu, 1. hafta)

    Karşılaşma 0-0 devam ederken, 43. dakikada Marcao kırmızı kart görüyor ve Galatasaray 10 kişi kalıyor. Denizlispor bu mücadeleden 2-0 galip ayrılıyor.

  • Galatasaray 1-1 Konyaspor (2019-2020 sezonu, 2. hafta)

    Karşılaşma 1-0 Galatasaray’ın üstünlüğüyle devam ederken, 75. dakikada Seri kırmızı kart görüyor ve Galatasaray 10 kişi kalıyor. Konyaspor’un uzatma dakikalarında bulduğu golle maç 1-1 bitiyor.

  • Galatasaray 3-3 Gaziantep FK (2019-2020 sezonu, 28. hafta)

    Karşılaşma 2-1 Galatasaray’ın üstünlüğüyle devam ederken, 55. dakikada Ahmet Çalık kırmızı kart görüyor ve Galatasaray 10 kişi kalıyor. İlerleyen dakikalarda Galatasaray skoru 3-1’e getirmeyi başarıyor ancak üstünlüğünü koruyamıyor, maç 3-3 bitiyor.

  • Galatasaray 1-3 Trabzonspor (2019-2020 sezonu, 30. hafta)

    Karşılaşma 0-0 devam ederken, 32. dakikada Feghouli kırmızı kart görüyor ve Galatasaray 10 kişi kalıyor. Trabzonspor bu mücadeleden 3-1 galip ayrılıyor.

Galatasaray’da 10 kişi kaldıktan sonra bitse de gitsek havası sona ermeli.